İş

İş dünyasının sessiz krizi: Presenteizm

İşletmelerde devamsızlık (absenteeism) uzun za­mandır önemli bir sorun olarak kabul edilirken, “var ol­ma sendromu” (presenteizm) genellikle göz ardı ediliyor. Ancak bu sendrom en az de­vamsızlık kadar ciddi bir prob­lem olarak karşımıza çıkıyor. Var olma sendromu, çalışan­ların hasta oldukları halde işe gelmeleri ve bu durumun ve­rimlilik kaybına yol açması olarak tanımlanıyor. Son araş­tırmalar, var olma sendromu­nun çeşitli sektörlerde yay­gın olduğunu gösteriyor.

The Workforce Institute’un Kü­resel İşgücü Verimliliği Ça­lışması’na göre, çalışanların yüzde 70’inden fazlası has­ta olduklarında işe geldikleri­ni kabul ediyor. Birleşik Kral­lık’ta Chartered Institute of Personnel and Development (CIPD), 2023 yılında iş yerle­rinde var olma sendromunun yüzde 86 oranında gözlemlen­diğini ve bu oranın önceki yıl­lara göre önemli bir artış gös­terdiğini raporladı. Var olma sendromunun ekonomik etki­leri oldukça derin.

Dünya Sağ­lık Örgütü (WHO), var olma sendromunun küresel ekono­miye yıllık milyarlarca dolar­lık maliyet getirdiğini tahmin ediyor. Amerika Birleşik Dev­letleri’nde Integrated Bene­fits Intitute (IBI) tarafından yapılan bir çalışma, var olma sendromu kaynaklı verimlilik kayıplarının işverenlere yıllık 150 milyar dolardan fazla ma­liyete yol açtığını ortaya koyu­yor. Avustralya’daysa Medi­bank Private Report, var olma sendromunun işletmelere yıl­lık yaklaşık 34 milyar Avust­ralya doları maliyet getirdiğini belirtiyor.

Var olma sendromu sadece verimliliği etkilemek­le kalmıyor, aynı zamanda ça­lışanların sağlık sorunlarını da kötüleştiriyor. Health and Safety Executive (HSE) tara­fından yapılan bir rapor, sık sık var olma sendromu yaşa­yan çalışanların stres, anksi­yete ve kas-iskelet sistemi ra­hatsızlıkları gibi kronik hasta­lıklara daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bu durum, devam eden sağlık sorunlarının daha fazla var olma sendromuna yol açtığı, bireysel refahın ve ge­nel işyeri moralinin düştüğü bir kısır döngü yaratıyor.

Var olma sendromunun yaygınlı­ğı ve etkileri sektörler arasın­da farklılık gösteriyor. Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (EU-OSHA) tarafından hazır­lanan bir rapor, sağlık, eğitim ve hizmet sektörlerinin bu du­rumdan özellikle etkilendiğini belirtiyor. Örneğin, sağlık sek­töründe, işin fiziksel ve duygu­sal talepleri daha yüksek var olma sendromu oranlarına yol açıyor ve sağlık çalışanları­nın yüzde 65’i son bir yıl içinde hasta oldukları halde çalıştık­larını ifade ediyorlar.

Neden işe gitmeye devam ediyorlar?

Çalışanlar bedensel ya da ruhsal rahatsızlıklar yaşama­larına rağmen, iş kaybetme korkusu ve kariyer hedefleri­ni gerçekleştirememe endişesi gibi çeşitli nedenlerden dolayı işyerlerinde bulunmaya devam ediyorlar. Araştırmalar var ol­ma sendromunu ele almak için çok yönlü bir yaklaşım gerekti­ğini ortaya koyuyor. İşte bun­lardan bazıları:

-Sağlıklı çalışma orta­mının teşvik edilmesi: İş­letmeler, sağlık ve refahı ön­celiklendiren bir kültür oluş­turmalılar. Bu, zihinsel sağlık kaynaklarına erişim sağlan­ması, fiziksel aktivitenin teş­vik edilmesi ve düzenli sağlık kontrollerinin desteklenmesi gibi uygulamaları içeriyor.

-Esnek çalışma düzen­lemeleri: Uzaktan çalışma veya esnek çalışma saatle­ri gibi seçenekler sunulması çalışanların sağlıklarını da­ha etkili bir şekilde yönetme­lerine yardımcı olabiliyor ve hasta olduklarında işe gelme baskısını azaltıyor.

-Yönetici eğitimi: Yöne­ticilerin var olma sendromu belirtilerini tanımaları ve ça­lışanların sağlıklarını yönet­melerine destek olmaları için eğitim verilmesi önemli. Bu, açık iletişimi teşvik ederken ve hastalık izni almanın üze­rindeki damgalamanın azal­masını sağlıyor.

-Kapsamlı sağlık hiz­metleri: Çalışanların kapsam­lı sağlık hizmetlerine özellik­le zihinsel sağlık hizmetlerine erişimlerinin sağlanması, var olma sendromuna katkıda bu­lunan temel sağlık sorunlarını ele almaya yardımcı olabiliyor.

-İzleme ve geri bildirim: Var olma sendromu oranları­nın düzenli olarak izlenmesi ve çalışanlardan geri bildirim toplanması, işletmelerin kalıp­ları belirlemesine ve hedefe yö­nelik müdahaleler uygulama­sına yardımcı olabiliyor.

“Ticari kayba neden olan bir sorun”

Presenteizmin önlenmesi için işverenlerin çalışanların sağlıklarını korumalarını teşvik eden politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade eden AVİTA Çalışan Destek Programı İş Mükemmelliği Müdürü Banu Mercan Öztürk, şu bilgileri paylaşıyor: “Bu durum, doğru politikalar ve planlamalar yapılmazsa şirketin ticari kaybına neden olan sorunlardan biri haline gelebilir. ABD’de iş hayatında presenteizm ile ilgili hayata geçirilen bir araştırma işyerinde çalışanların sağlığına öncelik verildiği taktirde 1,5 trilyon dolarlık zararın önüne geçilebileceği belirtiliyor.

Esnek çalışma saatleri, çalışan destek programlarının devreye alınması, uzaktan çalışma imkanları, sağlık destek programları ve çalışanların hastalandıklarında evde kalmalarını teşvik eden bir kurum kültürü oluşturulması bu sorunla başa çıkmada önemli adımlar olabilir. Türkiye’de bin 210 beyaz ve mavi yakalı çalışanın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırmamızda çalışanların sağlık konusunda talepleri bulunduğunu görüyoruz.

Çalışanlara zaman zaman dahi olsa araştırma yapmaları, bilgi edinmeleri ya da destek almaları gereken konuları sorduğumuzda; yüzde 60’ın üzerinde bir ortalamayla sağlık konularının öne çıktığını görüyoruz. Bu sağlık konuları tıbbi bilgiler, bel-boyun-sırt ağrıları, psikoloji ve sağlıklı beslenme, diyet olarak sıralanıyor.”

basciftlikhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort